BALYA TARİHİ
Balıkesir'in en güzel ilçelerinden biri olan Balya eskiden olduğu gibi bu gün de şöhretini kendi adını taşıyan madenden almaktadır.
Balya ilçesini Balıkesirden ayrı düşünmek mümkün değildir. Bu nedenle Balıkesirin tarihi ile Balya tarihi nerde ise örtüşmektedir.
Balıkesir ve çevresinde en eski yaşam kalıntıları M.Ö. 8000-3000 yıllarına kadar eskilere inmekte olup sırasıyla ;Hititler, Frigler, Yunan site devletleri, Bergama Krallığı Truva devletleri,Persler,Roma imparatorluğu, Bizans imparatorluğu egemenliklerininetkileri görülür. Bizans'tan sonra Türk hakimiyeti görülür. Bunlar da; Uç beylikleri,Karesi beyliği, Osmanlı devletidir. Balyaya baktığımızda da Madenin bulunup işletilmesi ile yaşam alanı( iskan alanı) olduğu görülmektedir.Balya çevresinde bulunan mağara ve kale kalıntıları incelendiğin de burasının M.Ö. 3000 yıllarına uzanan bir geçmişe sahip olduğu görülmektedir.Bu hisar ve mağaraların isimleri: Pazarköy yakınlarında Argiza adlı eski bir köy, Kadıköyde Kale ve Romalılardan kalma köprü, Çırpılar'da kale, Arı mağarası, Ceneviz mağarası Balya madenleri Romalılar zamanında Kristiyan adıyla işletilmiştir. Bölgenin adı ise, Ergasteri'dir. Bizans döneminde de maden işletilmiştir. Bununla ilgili kale ve diğer yapıların kitabelerinde bilgiler vardır. Aynı dönemlerde Avrupalı Deniz Ticaretini elinde bulunduran venedik ve cenevizlilerin de madeni kullandıkları ve Balyanın bir yaşam alanı olduğu görülmektedir.
Madenden çıkarılan ürünler önceleri Gönen üzerinden Bandırmaya taşınıp, oradan da gemilere yüklenmekteydi. Ancak Osmanlının dışa bağımlı olduğu 1800'lü yıllardan sonra Edremit ve Akçay üzerinden dışarıya taşınmıştır. Balya maden sayesinde tarihin eski devirlerinden beri bir yol kavşağı ve yol üzeri olmuştur. Tabiki bu da şehrin o zamanlarda da canlı bir mekan olduğunun bir kanıtıdır.Bu günkü Balya Park alanında yapılan kazılarda Roma dönemine ait kalıntılar bulunmuştur.Balyada Beylikler devrinde de yaşam ve madende faaliyet olduğuna ait bir kanıt yok isede Osmanlının Karesi beyliğini feth ettiğinde Balıkesir merkezden madene çalışmaya giden gençlerin olduğuna dair bilgiler vardır. Balya ile ilgili eldeki en eski kayıt 1544 tarihlidir.Bu tarihlerde bölge Bursa Hüdavendigar Sancağına bağlıdır. Bu tarihten sonraki kayıt 1651 tarihli Kütahya Beylerbeyliği Mutasarrıfının bir emridir.Bu belgeye göre;Balya madeninin Bali Bey adında bir Mültezimin olduğu vurgulanmaktadır. III.Selim zamanında da maden işletilmektedir. Fakat şehrin nüfusu azalmış üretim azalmıştır. Bunun üzerine Gönen ve çevre köylerden bölgeye iskan yapıldığı gibi Gönen ile beraber iki üç kazanın da Balyaya bağlandığını görmekteyiz.1632,1780 yıllarında iki büyük isyan çıkmış, bu da hem Balyanın hem de Balıkesir'in huzurunu kaçırmıştır. Madenin işletilmesi zorlaştığı gibi üretim de düşmüştür. Bu nedenle devlet aşağıdaki tedbirleri almıştır. Balya Kocagümüş köyü iken Kaza merkezi Alidemirci köyü idi. 1840 sonrası Madendeki faaliyetlerin artması ve öneminin artması sonucu merkez Balyaya taşınmıştır. 1880'li yıllarda da Kaymakam da atanmış, teşkilatlanma artırılmıştır.1862-64 'lerde Bursa valisi Ahmet Vefik Paşa bölgedeki Yörükleri mecburi iskana tabi tutmuş,bu sayede Balyanın birçok köyü ortaya çıkmıştır. Yerleştirilen Türk boy ve aşiretleri: -Akbaşlar,Kantemürlü Çepnileri, Derelü cemiyeti, Göçerikeser cemiyeti, Gökbaşlı cemiyeti,Hacıhüseyinli cemiyeti,Karsaklar cemiyeti, Kılaz aşireti,Kırmızılar Cemiyeti,Lökerler cemiyeti,Odmanlı cemiyeti, Sultan ceiyeti. Bu Yörüklerin dışında 1877-78 Rus savaşı(93 Harbi) sonrası ve Balkan savaşları sonrası bir çok göçmen bölgeye yerleştirilmiştir. Bu da hem Balyanın hem de köylerin nüfusunu artırmıştır.Balya madenlerinin iç imkanlarla çıkartılması zorlaşınca ve Sanayi İnkılapları ileTeknik gelişme sonrası 1839 yılları itibariyle Avrupalı Devletler Madenler ile ilgilenmeye başladılar . İlk önce Alman sonrada Fransa Madenlerin işletilmesi imtiyazını aldılar.1892 yılında da "Balya Karaaydın Madenleri A.Ş." kurldu. Yabancı sermayenin girmesi hem Balyanın hemde madenin hayatını çok büyük oranda değiştirmiştir. Bu nedenle ilk dış sermaye ülkeye girmiş, 1901 de Mancılık'ta Termik Santral kurulmuş ve Osmanlıda ilk elektrik kullanımı Balyada olmuş, 1908 de İlk işçi grevi de Balya madenlerinde olmuştur. Bunların yanında ilçenin nüfusu Balıkesir il merkezinin nüfusunu geçmiştir. Ayrıca halkın sosyal ihtiyaçları için birçok değerler şehre getirilmiştir.Bunlardan birkaçı; modern fırın,golf sahası, hastahane, bar-eğlence merkezleri vb.
I.Dünya Savaşı Madenin işlerini zorlaştırdı.İşler durdu 1920 de yeniden faaliyet başladı üretim Cumhuriyetle katlandı.Fakat 1934 'lerde , Dünya piyasasında kurşunun fiyatının düşmesi, şirketi zarara soktuğundan 1939 da faaliyetlerine son verdi. 1940 da maden devletleştirildi. Bu olay hem madenin hemde Balyanın hayatında dönüm noktası olmuştur.Maden kapatıldı,ekipmanları söküldü,ilçenin nüfusu 30-40 binlerden 2000'lere düştü, Sökülen makine ve ekipmanlar Murgul,Ergani,Zonguldak,Elazığ,Soma,Keban madenlerine transfer edildi.Hatta diyebiliriz ki Etibank ve Türkiye Kömür İşletmelerinin temeli Balya madenleridir. Balya Balıkesir ilinin şirin ,doğası ile güzel bir ilçesidir.Ancak Maden atıkları ve hızlı nüfus azalması şehri adeta unutulmaya itmiştir .Şehrin geleceğine yönelik yapılacak bir çok iyi şey var isede bunlardan hiçbirine teşebbüs edilememektedir. Adeta kaderine terk edilmiştir.
1839-1849' da, milliyeti belli olmayan 'Balya Maden İşletmeler' adlı şirket Balya' da madencilik yaptı. 1868 yılına gelindiğinde ise Alman Reiser adlı bir kişi maden işletme hakkını 'Lorium' şirketine devrederek ilk yabancı sermayenin girişine neden oldu.
1878' de Riol adındaki Fransız, 99 yıllığına maden atıkları ve cüruflarını işletme ayrıcalığını aldı.1892 yılında da Kocagümüş, Karaaydın ve Balya bölgesindeki simli(gümüşlü) kurşun madeni işletmek üzere 'Balya Karaaydın Madenleri A.Ş.' kuruldu. Fansız kökenli bu şirket sadece Balya'dan kurşun, çinko, gümüş çıkarmakla kalmadı; Mancılık' ta kömür, Patlak' ta kurşun, çinko ve manganez madenlerini de işletti.Fransızlar 1901' de Mancılık' ta kurdukları ilk termik santralle elektrik üretip maden makineleri çalıştırdı, fazlasını da belediyeye satarak , Balya' nın aydınlanmasını sağladı. Hatta ilk işçi grevi de Balya' da 1908 yılında yaşandı.Dünya Savaşı sonrasında faaliyetini durduran şirket 1920' de yeniden madeni işletmeye başladı. Dünya Savaşı sonrası krizden etkilenen şirket 24 Ekim 1927' de kuyulardan birinde çıkan yangınla 500 bin lira zarara uğradı. Adını 1923' den sonra 'Balya Karaydın Maden Şirketi Türk' diye değiştiren şirket hükümetten 200 bin lira yardım alarak faaliyetine devam etti. 1932 yılında faaliyetini durduran şirket yeniden hükümetten yardım aldı.
Şirket, 1933-1934 yıllarında üretimini üç katı artırmasına karşın kurşun fiyatlarının dünya piyasasında düşmesi üzerine faaliyetine 1939 yılında son vermek zorunda kaldı.Maden, 8 Şubat 1940' ta Bakanlar Kurulu kararıyla devletleştirildi. O tarihten itibaren de Balya' nın kaderi değişti. Yaklaşık 70 yıl boyunca Fransızların işlettiği madenden 400 bin ton kurşunun çıkarılıp Fransa'ya ihraç edildiği tahmin ediliyor. Bunun karşılığında da 4 milyon ton zehirli atık da Balya çevresinde Maden deresinin kıyısında neredeyse bin asırdır duruyor. 1930' lu yıllar da 36 bine ulaşan nüfus bugun 2 bin 300. yaşayanların çoğu da yaşlı ve emekli.
MALZEMELERİ İŞE YARADI
. Balya madeninden sökülen makine ve aksam, Bolkardağı, Keban Simli Kurşun, Ergani Bakır ve Soma Kömür madenlerinde kuruldu. Balya madeninin tasfiyesi, Etibank' ın hatta Türkiye Kömür İşletmelerinin (TKİ) temelinin atılmasına katkı yaptı. Gerek makine gerek de insan gücü yönünden Keban, Ergani, Şark Kromları, Soma ile Tavşanlı Maden işletmeleri buradan giden işçi ve aletlerle hayat buldu.Bugün ise Balya' da Fransızlardan kalan birkaç yıkık bina, zehirli atıklar ve ilçeye girerken genzi yakan kükürtdioksit gazından başka hiçbir şey yok.
Havayı kirleten Fransızlar halka 'duman parası' veriyordu
Madende çalışanlardan yalnızca iki kişi kalmış Balya' da. 13 yıl flotasyonda çalışan 93 yaşındaki Neşet Esen, 'maden ayrıştırma' işlemini şöyle anlattı:
"Mal dökülürken, 'kio' isminde bir ilaç vardı onu katıyorduk. Flotasyon için suya zantant, çam yağı, ve siyanür katıyorduk. Çam yağı kabarmasını sağlıyordu. Bu maddeler cevheri ayırıyordu. Buradan 12 çeşit maden çıkardı. Ayrıca kireç ve göztaşı da kullandık. Bu kimyasallar Mainelerden damla damla akıtılıyordu. Dakikada kaç damla akıtılacağı da daha önceden Fransız mühendisler tarafından hesaplanmıştı."
YEVMİYE 85 KURUŞ
85 kuruş yevmiyeyle madende çalıştığını anlatan Esen, "Fransızlar bizden ayrı yaşıyordu. Onlar sadece idareciydi. Çiftlik evlerinde yaşıyorlardı. Dökümhanedeki fırınlar çalıştığında dumanı bacayla tepenin üzerinden veriyorlardı. Duman çevredeki hayvanlara zararlıydı. Koyunlar sakat doğum yapıyorlardı. Şikayet eden ileri gelen ailelere duman parası ödediler. Fransızların aşağıda kendilerine özel eğlence mekanları vardı. 'Leşke' diyorlardı ve Fransa' dan revüler geliyordu. Türkler ve Fransızlar ayrı eğleniyordu."
Madene 15 yaşında girdiğini anlatan 81 yaşındaki Yakup Cengiz ise kapanana kadar 3 yıl değirmende çalıştığını anlatıyor. İşe 30 kuruş yevmiye ile başlayan Cengiz, şöyle konuşuyor:
" o dönem madende 4-5 bin kişi çalışıyordu. Buranın nüfusu 30 bin civarındaydı.bu gördüğün yerde dokuz tane bar vardı. Balıkesirin zangin aileleri geceleri at arabalarıyla buraya eğlenmeye geliyorlardı. Kahvehanelerde garson kızlar çalışıyordu. Burada okul şehir kulübü vardı. Ege'nin bir numaralı hastahanesi de buradaydı."
Muhtar bey adında birinin de Balya' da o dönemlerde arzuhalcilik yaptığını anlatan Cengiz, "Fransızlara karşı şikayet dilekçesi yazmamak için şirketten para alıyormuş. Şirket kapanınca Muhtar beye yetki vermişler, o da tüm arazilerini sattı. Ayrıca her önüne gelen amele olamıyordu. Ömer çavuş işçi alıyordu. Türkiye' nin çeşitli yerlerinden gelen amelelerin karın tokluğuna önce kendi tarlasında çalıştırıyordu. İşe yarayanları iki üç ay sonra madene işçi olarak alıyordu. İşçi öldüğünde geridekilere aylık bile bağlanmazdı. Burada 50 metre yüksekliğinde baca vardı. Şirket işbirlikçilere amele ayaklanmasın diye sus payı dağıtıyordu. Bacadan çıkan gazlar eğer rüzgar varsa dağılıyor, yoksa Balya' nın üzerine çöküyordu. Karşı tepeleri duman kaplardı. Maden kapatıldıktan üç ay sonra da tüm makine ve binalar talan edildi."
ZEHİR İÇİNDE BİR YÜZYIL
Balıkesir Fransızlar tarafından 70 yıl işletildikten sonra, geride 4 milyon ton zehirli atık bırakılan Balya' daki maden bölgesi, hem çevredekileri hem de Manyas gölünü zehirliyor. İnsanlar, içme sularında ve dere yatağında yapılan analizlerde normalin çok üstünde saptanan kanserojen maddeler yüzünden hastalıktan kurtulamıyor.Bölge bir tehtitle daha yüzyüze. İnşası süren Manyas Barajı' nın gölü, maden atıklarına 3 kilometre mesafede. Eğer önlem alınmazsa, enerji ve sulama amaçlı baraj, zehirli atıklarla dolacak.1860-1940 yıllarında kurşun,çinko, gümüş, altın, arsenik, kadminyum, kükürt, demir, bizmut, kalay, nikel, tellür gibi cevherlerin çıkarıldığı madenden geriye kalan 4 milyon ton zehirli cüruf ve pasalar, hemen Maden Deresinin dibine depolanmış. Balıkesir' e 50 kilometre mesafedeki bölgeden geçen Maden Deresi, Kocaçay ile birleşerek 80 kilometre kuzeydeki Manyas Gölünü 100 yıldır kirletiyor.
KAYNAKLAR.:
1-Hikmet ADIN = Balya,Ilıca,Şamlı yöreleri,
2- Balıkesir Valiliği WEB sitesi,
3-Ayhan AYDIN = Balıkesir ve Çevresinde İskan Hareketleri,
4-İ.Hakkı UZUNÇARŞILI = Karesi Vilayeti Tarihçesi,
5-Kamil SU =Balıkesir Madenleri