gönderen ganzilis » Çrş Eyl 19, 2007 3:21 am
Bayrak mevzuundan iş Camiiye geldi.Hem mübarek Ramazan ayınızı kutlayayım hem ben de görüşlerimi yazayım istedim.
Bayrak benim için de çok şey ifade ediyor (tabii sadece ay yıldızlı olanı,
bize ait olanı !)
Çocukluğumda Trabzon meydanında bayram törenlerinde bayrağı ben taşırdım,tüylerim diken diken olurdu... tıpkı tanınmış işadamlarımızı fener hainiyle Trabzona getiren o barış gemisindeki ze(rze)vatın limanda ayyıldızlı bayraklarla donanmış halk tarafından iskeleye indirilmeyişini
hatırladıkça olduğu gibi...Magosada o köpeğin al bayrağı indirmeye kalktığında rahmete (aslında zahmete) gittiği andaki gibi...Eyüp Sultan Hazretlerinin kokusunu aldığım Gelibolu bayırlarında hissettiklerim gibi...
Hepimiz Ermeniyiz diye çığlıklar atanların arasında bir tek Türk bayrağı olmadığını hatırladığımda hissettiklerim gibi ,Dipkarpazdaki Apostolos Andreas manastırının giriş kapısının üzerindeki Bizans kartalının beyaz geniş lambayla kapatıldığını farkettiğimde sorduğum soruya papazdan aldığım o müstehzi ifadedeye hislerim gibi...Suyu çıksın arkadaşlar,suyunu çıkartalım,bize ait bayrakları dikmek bu milletin bir tek ferdine o bayrağın bir bez parçası olmadığını hatırlatıyorsa o bayrak her yere dikilsin !
Allah bu millete ay yıldızlı bayrağın altında yaşamayı ve ölmeyi nasip etsin
,çok yıldızlı olanı isteyen de layık olduğu yere gitsin...
Osmanlı, artık sevmeyenlerinin de kabul ettiği bir realite,tanıdıkça seviyor,sevdikçe hayrete düşüyorum.Bazen kızıyorum,ama çokça hak veriyorum.
Osmanlı'da reayanın Türkle/ islam olanla eşit olduğu palavradır.En azından III.Selim'e kadar...Rütbesi,konumu ya da maddi durumu ne olursa olsun
at üzerinde yol alan bir gayrı müslimin karşısına bir Türk çıktığında
atından paşa paşa inmek zorunda olduğunu yanından ancak yürüyerek geçebildiğini sonra tekrar ata bindiğini çok iyi biliyorum.Her milletin giyindiği kıyafetten,kıyafetin rengine,Türkün çarığının renginin sarı olmak zorunluluğuna,diğerlerinin farklı tonlarda olduğuna,evlerin renginden ve yüksekliğinden sahibinin hangi milletin mensubu olduğuna kadar her şeyi düzenleyen devlet...sanır mısınız ki Kaan Uslu istedi ve/veya parasını verdi diye Kayserinin bağlarına 5 minareli camii yaptıracak,buna müsaade edecek...Murat Sözer hayrına Karamürsele çeşme yaptıracak,ben aş evi yaptıracağım ve müsaade edilecek...
Arkadaşımız yazmış ben de duydum yakın zamana kadar Istanbula tası tarağı toplayıp gelmek bile memnu imiş.Hatta Menderes dönemine kadar
bile Haydarpaşa garında yatak yorganla geleni gerisin geri yollarlarmış.
Adam hayır yapıyor,Ramazan paketi ,Allah rızası için kamyondan halkın üzerine atıyor,insanlar çaresiz,kameralar çalışıyor,hayır yapılıyor ya...
Bilmemne feneri derneği kamerayla eve giriyor,"bacım sana şunu da alacaz,rahat rahat yıkanacan,banyo yapacan,bundan sonra kiranı da Halıcı Mithat verecek"kadın utanmış,bir kenarda,"Allahım bir delik göster gireyim" der gibi...Osmanlıya benim hayranlığım sadaka taşlarındandı arkadaşlar,o para sahibinin üzerine bıraktığı ,el ayak çekilince kimseye
görünmeden sessizce gelenin sadece ihtiyacı kadarını aldığı o taşlardan ben Osmanlıya hayran oldum.Bu devletin ihtiyaç sahibine ihtiyaç duyduğunu okudum,16.asra kadar o taşların ihtiyaç sahibi kalmadığı için işlevini yitirdiğini okudum...
Hayatımıza Batı girdi ve Batılı olduk bir süre sonra,heves ettik,üretmekten vaz geçtik,yedirdiler verdiler sandık hep verecekler,bizi sevdiler sandık,
ta ki Duyun-u umumiye kurulana kadar,sonrasını biliyorsunuz...
Aç bırakılan millet,karnı doyurulunca boynuna tasma takıldığını fark etti,
sonra yine unuttu,yeniden prangalanmaya çalışılıyor.Batı derken biz sadece onların riyakarlığını gösteriş ve debdebesini,azgınlığını aldık...
Manayı da unuttuk,işte yapılan camiler...Tabii ki içine giren olmaz,
saçmalayan vaizler...Kim diyebilir şu eski camii gözüme batıyor diye...
Köylüleştik biz,estetiği unuttuk,camiiyi yapınca içi dolar sandık,dört duvar bir minareyle camii olur sandık...tıpkı otobüslere "hamileye,yaşlıya yer verin"diye yazmakla bu iş olurmuş gibi,
şimdilerde onu da yazmaz olduk...Filanca camiinden halı çalındığını duyunca hayret etik,şaşırdık...Büyüğe saygı anlayışını yıkan,ceremesini de çekecek elbet...
Bu satırlarda biraz ben de zıvanadan çıktım,bağışlayın,kesin kararımız var siyaset
yapmayacağız diye,bu işi bilenler yapsın,tıpkı olduğu gibi...
Bağışlayın,nerden nereye geldik...
Evvela biz öğrenelim doğrusunu,sonra dinini ve kendini bilen evlatlar yetiştirelim,
onların yapacağı camiilere de hayran olacağız,ay yıldızlı bayrağı üzerine diktikleri o sanayii tesislerine de...
En başa dönüyorum,konunun en başına...Ermeni paraları bölümünde Van...
Van'ı ziyaret eden arkadaşlar,Van kalesine çıktıktan sonra aşağıya şöyle bir baksınlar,toprağın altındaki belli belirsiz yıkıntılar arasında evleri sonra
minareleri fark edecekler...
İçlerinde bir parça Türklük şuuru,bir parça İslam ahlakı ve fazileti varsa,
bu milletin kalbinde nobel sahibi olmanın aslında çok daha kıymetli olduğunu öğrenecekler...bu benim son kararım...
(Kaan abi,aziz müdürüm,sevgili amirim bu arada sana bir camii yaptırmayı,sevgili Murat'a bir çeşme,bana bir aş evi yaptırmayı Mevlam nasip eylesin..Doktor Semih zaten hep hayırda...bizim de hayır dua kapımız hiç kapanmasın....Bursa'dan İsmail abi,karıncayı ilk gördüğümde ekranımın üzerinde sinek var sanmıştım,az kaldı bana bir monitör borçlanacaktın...Hollanda'daki canım kardeşim,
o bayrak kadar aziz ol,daha ne diyeyim,hepinize birer tane Mecid sene 23 20 para,Vahdettin sene 2 10 kuruş diliyorum,bayramınız şimdiden kutlu olsun) :evil: